ABSTRACT. HAVELSAN Kurumsal Kaynak Yönetim Sistemi (KKYS), savunma sanayi ve kamu sektörünün kurumsal kaynak yönetimi ihtiyaçlarını, yurt içinde, yerli veya açık kaynaklar kullanılarak geliştirilmesini amaçlayan bir ürün çalışmasıdır. KKYS ürün çalışması için fonksiyonel ve teknik komiteler oluşturulmuştur. Fonksiyonel komite, ürüne ilişkin işlevsel özelliklerin belirlenmesinde görev almıştır. Teknik komite ise ürünün hangi ilkeler çerçevesinde geliştirileceğine, hangi standartlara tabi olarak çalışacağına ve hangi işlevsel olmayan özelliklere sahip olacağına ilişkin çalışma yürütmüştür. Teknik komite çalışmasında ortaya çıkan varlıkların, ürün yaşam döngüsü aşamalarında mantıksal bir bütünlük içerisinde tanımlanabilmeleri için, bir mimari çerçeve oluşturulması kararlaştırılmıştır. Bu çalışmada KKYS ürününün teknik mimarisinin, Zachman Çerçevesi kullanılarak modellenme deneyimi paylaşılmıştır.

ABSTRACT. Bu deneyim bildirisinde Spine animasyon kütüphanesinin endüstriyel mobil oyun yazılımlarının geliştirilmesi sırasında kullanılması değerlendirilmiştir. Spine ve desteklediği yazılım araçlarının kullanımının özellikle aynı animasyonun birden fazla karakterde görülmesini ve hızlıca uygulanmasını sağladığı, geliştirme ekibindeki animatörlerin, oyun geliştiricilerine yapılmak istenen animasyon kurgusunu çok kısa sürelerde aktarabilmesine imkan verdiği ve gerekli yazılımların üretimini 7 katına çıkardığı belirlenmiştir. Ancak bu kütüphanenin oyundaki ışık olayları için bazı durumlarda yetersiz kaldığı ve takip eden iki animasyonun beraber görüntülenmesinde sorunlara neden olduğu görülmüştür.

ABSTRACT. Her geçen gün ivmelenerek büyüyen ve karmaşıklaşan yazılım projelerinde risk faktörleri artmakta ve bu durum yazılım projelerinin başarıya ulaşmasında risklerin daha etkin yönetimini gerektirmektedir. Gelişen teknolojilerden, standartlardan ve tecrübelerden faydalanılarak risk yönetim süreçlerinin sürekli iyileştirilmesi sağlanabilmektedir. TÜBİTAK-BİLGEM Siber Güvenlik Enstitüsü bünyesinde yürütülen bir yazılım projesinde risk yönetim sürecinin iyileştirilmesi faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonunda proaktif risk yönetim yaklaşımının hayata geçirilmesini sağlayacak şekilde; sürecin yazılım geliştirme yaşam döngüsü araçları ile entegrasyonu, risk önleme planlarının etkinleştirilmesi ve sürekli görünür olması sağlanmıştır. Ayrıca risk yönetim sürecine paydaşların daha fazla katılımı için altyapılar oluşturulmuştur. Bu çalışmada, mevcut sürecin uyarlanması, yönetim planının hazırlanması ve altyapılarının oluşturulması ile elde edilen deneyimler paylaşılmıştır.

ABSTRACT. In this paper, the author shares the knowledge and experiences about a mobile health application named HWOW (Healthier Work for Office Workers) which is designed as a means to support a healthier work for office workers (gold or white-collar employees working relatively inactive at the computer or the desk all day). In this scope, initially, some important definitions and concepts related to electronic health (e-health), mobile health (m-health), and relevant applications are provided. What’s more, all-inclusive specifics are provided on the subjects of the answers for the questions of what, how, and why regarding HWOW, the information about HWOW’s development process, the results of the polls to decide on the minimum viable product, the differences of HWOW from related applications, and the features of HWOW. Lastly, the current status and plans for HWOW are presented. In the contexts of software engineering for health and mobile health, the author thinks this paper is going to be beneficial for both product developers and relevant researchers.

ABSTRACT. In this paper we report on a study for discovering hidden patterns in commonly seen parasites by using abstracts from MEDLINE database. Parasites affect millions of people in the world and cause tremendous morbidity and mortality. Diagnosing parasites can be difficult because some symptoms and related to gene-proteins can be common to some of them. We utilize a web based biomedical text mining tool to find symptoms and gene-proteins. After selecting the most common symptoms and gene-proteins, we create two datasets with the frequencies of symptoms and gene-proteins for each parasite. For this work we selected the k-means algorithm for clustering analysis and apply it on the datasets. Clustering analysis generated different types of groups of parasites. Although the results are not 100% certain, they can make positive contributions to medical researchers and experts for the diagnosis of parasites.

ABSTRACT. Determination of the size of a software project is challenging as well as crucial for both self-employed software developers and corporate businesses. That’s why it is subjected to a lot of academic studies where it is discussed how to determine the size more accurately. Functional Size Measurement (FSM) is one the most popular measurement techniques for a software from the point of the delivered functionality. However, the aspects of know-how, the cost, time, and manual operation creates difficulties to apply FSM techniques. This study aims to solve these issues by automating the measurement process to approximate the functional size of a project using the COSMIC Functional Size Measurement. The end product of this study is called ‘Cosmic APP’ that utilizes the sequence diagram of a software after reverse engineering it from the given code using a third-party tool called ‘SequenceDiagram’. The working principles, the estimation process, and the obtained results of ‘Cosmic APP’ are described thoroughly in this paper.

ABSTRACT. Özet. Günümüzde dijital dönüşümün iş, eğitim ve özel yaşam üzerindeki dramatik etkileri her geçen gün artarak devam etmektedir. 2020 yılında yaşanan covid-19 pandemisi gibi çevre kaynaklı büyük olayların etkisi de eklendiğinde teknolojinin önemi daha da artmaktadır. Bu bağlamda, bulut bilişim, nesnelerin interneti, makine öğrenmesi, yapay zeka ve 5G gibi teknolojilerdeki çok hızlı gelişmeler ve bunun sonucu olarak uzman insan kaynağının sürekli olarak yeniden güncellenmesi ihtiyacı geleneksel öğrenme ve öğretim yöntemlerinin de bu yeni insanlık durumuna adaptasyonunu hayati bir konu haline getirmiştir. Bahsedilen dönüşüm yaşanırken Üniversitelerin geleneksel eğitim yaklaşımları ve endüstrilerdeki hızlı dijital dönüşümün bir sonucu olarak Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, Endüstri Mühendisliği ve diğer ilgili bölümlerden mezun olanların yetkinlikleri ile endüstri beklentileri arasında bir yetenek açığı oluştuğu gözlenmektedir. Üretilen mesleki bilgilerin kullanım süresinin her geçen gün daha da kısalması, bu açığı sürekli büyütmeye devam etmektedir. Bu nedenle yüksek öğrenim kurum ve sistemlerinin yukarıda bahsedilen belirsizliklerin bulunduğu ortama ve değişim hızına daha uygun bir yapıda olması her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Bu çalışmada, özellikle son 15 sene içinde Dünyada büyük bir yaygınlık kazanan çevik yöntemlerin, Yazılım Mühendisliği pratiklerinde sağladığı kazanımların bir eğitim yöntemi olarak kullanıldığında da benzer fayda potansiyeline sahip olup olmadığı irdelenmiştir. Çalışmada, Türkiye’deki bir üniversitedeki mühendislik fakültesi öğrencilerinden 50 öğrencinin katılımı ile gerçekleşen “Çevik Yazılım ve Ürün Geliştirme” dersi ile ilgili eğitim tasarımı, öğrenme performansları ve sonuçları paylaşılmıştır. Bu derste, Scrum çerçevesi ile kendi kendine organize olacak şekilde kurulan 8 Çevik Proje Takımı ile 3 Sprint tasarlanmıştır. Sürekli ve takım halinde öğrenme fırsatları değerlendirilmiş ve yenilikçi fikirler geliştirirken “çeviklik” yaklaşımının öğrenciler tarafından uygulanmasında karşılaşılan zorluklar ve çevik yöntemin öğrenmenin kalıcılığına olan etkisi incelenmiştir. Çalışmanın, üniversitelere, öğretim elemanlarına, çevik koçlara, öğrencilere, firmalara ve Bilişim ve İletişim Teknolojileri sektöründeki profesyonellere faydalı bilgiler sağlayacağı düşünülmektedir.

ABSTRACT. Özet. Yazılım dünyasında değişen şartlara uyum sağlamak için yazılım süreçleri-nin her aşamasında iyileşme çalışmalarının uygulanması gereklidir. Bunun için öncelikle tanımlı, otomatize edilebilir, ölçülebilir süreçler olmalı ve ekiplerin hem bu süreçler üzerinde hem de yaptıkları işlerde iyileşme fikirleri desteklenmelidir. Bu çalışmada, Logo Yazılımın yalın üretim felsefesinden esinlenerek geliştir-diği, iyileşme odaklı çevik ürün geliştirme süreci olan LAPIS’in (Logo Agile Process Improvement System) bir parçası olan, retrospektif toplantılarında ekiple-rin iyileşme çalışmalarına sağladıkları katkılar makine öğrenmesi ile desteklenmiş-tir. Ekiplerin iyileşme sağlama olanaklarının genişletilmesi ve veriye dayandırıl-ması hedeflenmiştir. Çalışma sonuçlarının yazılım süreçleri ölçüm sonuçlarına yansıyan etkileri incelenerek, ekiplerin tespit ettikleri iyileşmelerin şirketteki etki-leri değerlendirilmiştir.

ABSTRACT. The Agile Software Development movement itself emerged from practice just like most of the works in the Agile Software Development is evolved through practice. Thus, the creators and consultants of the Agile world may evangelize it with commercial concerns, resulting in “selling agility” to organizations as an object in a form of packaged practices (of methods/models/frameworks). As a result, agile mindset may easily lag behind the “sold” practices. However, effective agile individuals, teams and organizations require a particular attitude, way of thinking and behavior so called as agile mindset, beyond the given set of procedures, techniques and rituals, which makes it essential and primary before any practice (of any methods or frameworks). Despite its importance, the number of studies aiming to cover the elements of the agile mindset is surprisingly few, which calls for more study on this subject. By considering this gap and as an alternative to the limitations and monopoly of Agile Manifesto in being regarded as the dominant source of the mindset and to “selling agility” with a set of practices, this study provides the elements/factors/items of the agile mindset for a proper agility, by reviewing the literature to reach most comprehensive and up-to-date list, along with their categorization, relationships and discussions Thus, this study can serve as a basis to identify in what ways a particular entity (team, organization, or method) differs from the mindset.

ABSTRACT. Bu çalışmada kullanıcılara harcamalarını düzenleme ve birikim yapmayı özendirme konusunda yardım eden etkin ve etkileşimli bir uygulama geliştirilmesi hedeflenmiştir. Bu uygulamada; kişilerin gündelik, düzenli ve düzensiz geçmiş finansal verilerini ve gelecekteki tam ya da kısmen belirli finansal verilerini kullanılarak ileriye yönelik nakit akışının tahmin edilmesi ve bu süreçte elde edilen bilgiler ile de kişinin uzun bir vade sonrası için belirleyeceği bir birikim hedefine ne zaman ulaşacağının dinamik kestirimi hedeflenmektedir. Bu kestirim nakit bir birikim sağlamaya destek olarak ya da bir kredi alma planında kullanıcıya yarar sağlayacaktır. Önerilen sistemin birinci aşamasında olarak ileriye yönelik nakit akışı tahminlemesinde kullanılacak anlık verileri toplayan ve hızlı işleyen mikroservis tabanlı bir sistem tasarlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünü ise literatürde en çok kullanılan yapay sinir ağları algoritmalarının ve uygulamalarının amacımıza uyarlanması ile bir birikim miktarı hedefine ulaşılabilecek en yakın tarihin kestirimi oluşturmaktadır.

ABSTRACT. İnternet reklamcılığı sektöründe, reklam yayımlayan web ve mobil uygulamaların, gelirlerini arttırmak için yüksek gelir getirecek reklamları seçmeleri gerekmektedir. Reklam aracıları, reklam yayımlayan uygulamaların gelirlerini arttırmak için daha yüksek gelir getirecek reklamları seçmek için çeşitli karar mekanizmaları oluşturmaktadır. Bu karar mekanizmalarının bir türü, bir reklam alanı için yayımlanabilecek reklamlardan en yüksek eBGBM (Etkin Bin Gösterim Başına Maliyet) değerine sahip olan reklamı seçip yayımlamaktır. eBGBM değeri, farklı uygulamalar için farklı dış etkenlere bağlı olarak değişmektedir. Alan uzmanlarının çok sayıda uygulama için farklı dış etken kümelerini analiz ederek başarılı tahminler yapması ve bu tahminleri sürekli güncel tutması mümkün değildir. Bundan dolayı zaman serisi analizi ve makine öğrenmesi algoritmaları kullanılarak eBGBM değerleri her bir uygulama bazında farklı reklam alanları ve farklı ülkeler için ayrı ayrı otomatik olarak tahmin edilmiştir. Tahmin yapmak için SARIMA, MLP, CNN ve LSTM algoritmaları kullanılmıştır. LSTM algoritması eBGBM tahminlemede genel olarak daha iyi sonuçlar vermiştir. Canlı ortamda iki uygulamanın sınırlı sayıda kullanıcısıyla yapılan denemeler sonucunda kullanıcı başına elde edilen günlük gelirde artış gözlemlenmiştir.

ABSTRACT. Blok zinciri çözümleri yaygınlaştıkça, çözümlerin doğru çalışabilmesi için Solidity dilinde yazılmış akıllı sözleşmelerdeki potansiyel hataların belirlenmesi önemli olacaktır. Bu hataların doğru bir şekilde tespit edilebilmesi için, geliştiricilerin en güncel hata tespit araçlarını kullanması ve bu araçların raporladıkları olası hataları araştırması gerekmektedir. Bu çalışmada, ilk önce daha önceden geliştirdiğimiz statik analiz aracı SA-Solidity’nin ve bilinen SmartCheck ve Securify araçlarının, SmartEmbed deneysel akıllı sözleşme kümesindeki farklı hataları tanımladığı için tek bir aracın hata tespiti için yeterli olmadığını gösterdik. Daha sonra, belirtilen statik analiz araçlarının oy birliğiyle hatalı olarak raporladığı dosyaları kullanarak makine öğrenmesi tabanlı hata tahminleme aracı MLBP-Solidity’i geliştirdik. MLBP-Solidity geliştiricilerin, büyük olasılıkla hata içeren dosyaların bir alt kümesine odaklanmasını sağlayarak geliştiricilerin üzerindeki yükü hafifletecektir. Deneysel sonuçlarımız, tahmin edilen hatanın türüne bağlı olarak MLBP-Solidity’nin %91-99 doğruluk oranına ulaştığını göstermektedir.

ABSTRACT. Dijital ortamda kullanımı hızla artan kişisel veriler bazı durumlarda; hizmet sunanlar tarafından süresiz olarak saklanmakta, amacı dışında kullanılmakta ve izinsiz aktarılmaktadır. Bu gibi ihlaller dünyada çeşitli düzenlemelerin yapılmasını gerektirmiş, Türkiye'de de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun (KVKK) yürürlüğe girmesine yol açmıştır. Farklı yöntemlerle kişisel veri toplayan yazılımların da bu mevzuata uyum sağlaması gerekmektedir. Fakat yazılım geliştiricilerin ve analistlerinin kişisel verileri korumaya yönelik yazılım geliştirme dönüşüm sürecini nasıl yöneteceklerine dair bir model ve gereksinim kümesi bulunmamaktadır. Bu çalışmada, yazılım geliştiricilerin, KVKK baz alınmak üzere göz önünde bulundurulması gereken dönüşüm modelini ve gereksinim kümesini içeren bir rehberin oluşturulmasında elde edilen deneyim anlatılmaktadır. Çalışmaya konu olan ilgili rehber, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi için girdi olarak kullanılmıştır.

ABSTRACT. Abstract– Bu çalışma, kullanıcının Bilişsel Düşünme (BİD) becerilerini, Blok Tabanlı Programlama (BTP) araçlarındaki performansına dayalı olarak ölçen bir değerlendirme aracıdır. Değerlendirme aracı, Makine Öğrenmesi modeli ile Bilişsel Düşünme becerilerinin 7 faktörü için değerlendirme yapmaktadır. Geliştirilen araç ile Blok Tabanlı Programlama dillerinde sınırlı olan değerlendirme araçlarına tarafsız ve şeffaf değerlendirme hedeflenmiştir. Keywords-- Makina Öğrenmesi (Machine Learning), Bilişsel Düşünme (BİD), beceri ölçümü, Blok tabanlı programlama dilleri (Block-Based Programming Languages), Bilişsel yetkinlik (Computational Thinking, CT).

ABSTRACT. Bu çalışmada evlerin enerji tüketim tahmini üzerine en sık karşılaşılan iki modelin bir veri seti üzerinde uygulanmasını kapsamaktadır. Ev enerji tüketimlerinin sadece tüm evin tek tüketim verisi üzerinde yapılmasının yeterli olmadığı bu uygulamalarda gözükmektedir. Bunun yerine ev içi tüketim kaynakları üzerinden bir çalışma yapılmaya başlanmıştır. Bu bildiride çalışmanın ilk aşamasını oluşturan benzetim modeli tasarımı özetlenmiş ve örnek bir aygıt senaryosu ile benzetim özelliklerinin açıklanmıştır.

--------------------------------------------------------------------------------- In this study, the two most common models of energy consumption estimation were tested on a selected dataset. It is shown that it is not sufficient to use only one total sampling value for obtaining estimation. In the first phase of the study for household energy consumption patterns to put forth the proposal is aimed simulation models and to give some examples to explain the simulation features with a scenario.

ABSTRACT. Mobile applications are today ubiquitous, and everybody uses them on a daily basis. This applies also to security-critical mobile applications. In today’s architectures, these mobile applications are usually used from the same source as mobile applications on smart phones. There are plenty of information inside those devices like call data records, SMS messages, web history and so on. This makes mobile digital forensics inevitable for them. To assess the strength of mobile digital forensics tools, there are many approaches based on acquiring lots of mobile artifacts. But there is almost no study that measures the ability for a digital forensic tool that gives insight about supported image types and file systems. In this study, we developed a framework that investigates the possible image and file system types that a forensic tool should have support and then we made a case study using two different open source forensic tools.

ABSTRACT. Teknik borç genel olarak, yazılım profesyonellerinin, yazılım geliştirme sırasında kısa vadeli hedeflere ulaşmak için uzun vadeli gelecek pahasına aldığı kararları ifade eder. Mimari teknik borç, yazılım uygulayıcılarının yazılımın mimarisiyle ilgili yanlış veya ödün vererek kararlar almaları ile oluşan, teknik borçların bir alt kümesidir. Bu tür mimari teknik borçların belirlenmesi, yazılım geliştirmenin kalitesinde önemli rol oynamaktadır. Son on yılda, literatürde mimari borçları tanımlamak için birçok yöntemler önerilmiştir. Bu çalışmada, 2011-2020 yılları arasında yayımlanan 28 temel çalışmayı inceleyerek mimari teknik borçları tespit eden yöntemlerin sistematik bir eşleme çalışması gerçekleştirdik. İncelememizin sonuçlarına göre: (1) tasarım kuralı alanı ve izlenebilirlik grafikleri baskın tekniklerdir; (2) mimari borcun tanımlanmasındaki otomatik tekniklerin artışına rağmen, uzman görüşünü kullanan manuel yöntemler hala popülerdir; (3) yaklaşımların çoğu mimari teknik borcu tespit etmek için kod/sürüm tarihçesini kullanmaktadır; (4) bu alan son beş senede giderek daha fazla ilgi çekmektedir.

ABSTRACT. Mevcut model güdümlü geliştirme yaklaşımlarında tasarım için yoğun olarak UML tercih edilmektedir. Ancak iş süreçlerindeki varlıklar ile UML tasarımlarındaki sınıflar arasındaki kavramsal boşluk az değildir. Anılan boşluğu azaltmak için, bu bildiride her iş için hayati önem taşıyan belgelerin kullanılması önerilmektedir. Aynı zamanda belge kavramını merkeze alan Belge Sorumluluk İş-Birliği adını verdiğimiz yeni bir yöntem sunulmaktadır. Bu yöntemde belgeler programlama açısından sınıfların meta-modelleri ve kalıcılık açısından ise ilişkilerin meta-modelleridir. Önerilen Belge Sorumluluk İş-Birliği yöntemi, etki alanlarının belgelerden oluştuğu ve bir etki alanda tanımlanmış bir belgenin, sorumluluğunu yerine getirmek için herhangi bir etki alanındaki başka bir belge ile birlikte çalışabileceği etki alanı kavramını kullanmaktadır. Belge Sorumluluk İş-Birliği yöntemi, analizden tasarıma geçiş aşamasından başlayarak uygulamanın ortaya konması aşamasına kadar olan süreci tanımlamaktadır. Önerilen yöntemi doğrulamak için sipariş yönetimi etki alanından bir örnek verilmiştir.

ABSTRACT. Test data generation for algorithm testing is one of the widely studied topics in software testing researches. Although there are various well-known approaches based on optimization methods, which aim to generate test data such as Simulated Annealing, Ant Colony and Genetic Algorithms, there is no systematic study, which classifies these approaches according to special requirements such as comparing the novelty of the proposed approach with the well-known methods and the types of the benefits, if any. The objective of this paper is to provide an information to assist and guide researchers on this research area by supporting further research efforts. In order to close the gap in the existing literature and address this need, we have already started a systematic mapping study. In this paper, we present the preliminary analysis of this ongoing study with a subset of overall pool, which includes 2635 papers. More specifically, in this paper, we examined ~10% of our final pool of papers (i.e., 260 papers) and found 42 relevant studies, which addresses our research questions. The preliminary analysis, showed that the studies, which focus on generating optimized test data, either create new approaches or improve the existing approaches by adding new features. Moreover, our preliminary results also showed that there is an open research area in this topic.

ABSTRACT. Cloud computing continues to provide easy, flexible, and cost-effective solutions and services to both enterprises and unprofessional users. Many small and large-scale organizations transform their system structures from on-prem to the cloud because of the wide opportunities for cloud services. While the demand for the cloud expands each day, the possible security issues of the cloud are discussed by researchers and organizations. Ease of using cloud also may cause security flaws and due to this reason, security issues of cloud computing should be examined in-depth. The main goal of this paper is to answer the question that how we can measure vulnerabilities in cloud computing and what the main penetration testing practices are in cloud environments.

ABSTRACT. Fonksiyonel testler Android uygulamalarının işlevlerini düzgünce yerine getirdiğini doğrulamak için vazgeçilmezdir. Pratikte yazılım geliştiriciler ve test ekipleri fonksiyonel testleri kullanıcı arayüzü otomasyon araçları kullanarak üretir. Bu araçlar testleri hazırlama konusunda yardımcı olsa da, özellikle büyük-ölçekli uygulamalara fonksiyonel test yaratmak için geliştiriciler ve test ekipleri, (1) verili test senaryolarından test adımlarını üretmeli, (2) test adımlarını çalıştırmalı, ve (3) uygulamanın davranışını gözlemleyerek testin başarılı veya başarısız olduğuna karar vermelidir. FARLEAD-Android, tüm bu görevleri geliştiriciler ve test ekipleri yerine gerçekleştiren tam otomatik bir test yaratım motorudur. Bu ön çalışmamızda FARLEAD-Android motorunu büyük-ölçekli bir bankacılık uygulamasında çalıştırarak değerlendirdik. Deneyimizde FARLEAD-Android yaklaşık 24 dakika içerisinde uygulamadaki aktivitelerin %54,55 kadarına ulaşmakta, bu aktivitelerde altı farklı işlevin düzgün icrasını doğrulamakta ve üç farklı işlevde ise sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Değerlendirmemiz FARLEAD-Android motorunun daha etkili olması için deneyim tekrarı (experience replay) özelliğine sahip olması, aktivitelerin yanı sıra parçacıkları (fragments) da incelemesi ve kodlama bilmesi gerekmeyen üçüncü kişiler tarafından okunabilecek bir test senaryo biçemi kullanması gerektiğini göstermiştir.

ABSTRACT. Yeni teknolojilerden biri olan Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojisi, internete bağlı bilgi alış verişi yapabilen nesneleri bir arada tutan bir ağ ve bu nesnelerin yönetimine katkıda bulunan yazılım destekli bir sistemin oluşumudur. Bu çalışma, OTA hizmeti olarak adlandırılan bir uzaktan program yükleme hizmeti tasarlamayı ve uygulamayı amaçlamaktadır. Bu çalışmanın sistem tasarımı için, genel IoT sistemleri, yerel sistem, yerel yönetim/uzaktan erişim sistemi, uzaktan yönetim sistemi ve bulut üzerinden dağıtılmış yönetim sistemi olarak incelenmiştir. Uzaktan program yükleme hizmeti sistemi için bir öneri yapılmış ve uygulanmıştır. Sistemi geliştirmek amacıyla senaryo durumları oluşturulmuştur. Bunlar, kullanıcıların sisteme kayıt olma durumlarına göre sisteme veya aygıta program yükleme, aygıtların sisteme bağlı olma durumlarına göre karar verme yapısı, belli aralıklarla aygıtların sistemde aktif veya pasif olması durumuna göre gözetlenebilmesi, güncelleme için güvenlik önlemleri şeklindedir. Önerilen sistemde, NodeMcu aygıtları, IoT birimleri olarak kullanılmıştır.

ABSTRACT. İnsansız araçlar için kontrol istasyonu yazılımı geliştirilmesi, çok sayıda karmaşık yazılım modülünün, detaylı bir şekilde tasarlanmasını, geliştirilmesini ve test edilmesini içeren uzun ve zorlu bir süreçtir. Bu süreçte elde edilen doğrulanmış modüllerin yeni kontrol istasyonu yazılımlarında kullanılması, yeni yazılımların geliştirme süresini ve maliyetini azaltmada en önemli faktörlerden biridir. Bu makale, yazılım ürün hattı hedefine gidebilmek için, farklı platformlarda çalışan insansız araç sistemlerinin, tek bir kontrol istasyonu yazılımı üzerinden yönetmesini ve izlenmesini sağlayan ORtak Kontrol istAsyonu çatısının (ORKA) geliştirilmesi ile ilgili deneyimleri aktarmaktadır.

ABSTRACT. To bridge the skills gap in the software industry, we have already conducted a survey, whose results will benefit both the industry and as well as the academia, by creating awareness of the expected skillset and the corresponding gaps in the academic curriculum (mostly for Turkish institutions). One of the opportunities the survey data provided as a further study is to analyze the trajectory of 628 software practitioners, who completed their undergraduate degree in Turkey. We believe that such a study will help to characterize and understand the possible educational and career paths of Turkey-educated software practitioners working in different countries. With the help of such initial inputs, we hope that Turkish researchers will study more qualitative approaches to investigate the root causes of these phenomena by increasing more industry-academia collaborations (IACs).